Sahte Dergilerden Korunmanın Yolu: Bilimsel Yayın Okur-Yazarlığı
Bilim dünyasının güncel sorunları arasında, sahte dergiler ya da bilinen diğer adlarıyla avcı/yırtıcı/yağmacı/predatory dergiler başta gelmektedir. Deneyimli ya da deneyimsiz, pek çok bilim insanı bilmeden sahte dergilerin tuzağına düşebilmektedir. Bu dergiler, hakemlik süreçlerini gerçekleştirmeden ya da göz boyama niteliğinde standardın altında bir seviyede, bir kaç gün içinde hakem geribildirimi vererek bilim insanlarını kandırmakta ve belli bir ücret ödendiği sürece gönderilen her makaleyi 1 hafta ya da bir gün gibi çok hızlı sürelerde yayına kabul etmektedir. Bu şekilde, hem araştırma ve yayın boşa gitmekte, hem bilim insanının saygınlığı zedelenmekte, hem de ödenen onca para (yüzlerce dolar!) bu yasadışı yapıların eline geçmektedir.
Yapılan araştırmalar, hatırı sayılır oranda bilim insanının da maalesef bilerek bu dergilerde yayın yaptığını göstermektedir. Türkiye, hem sahte dergilerin konumlandığı, hem de yazarların ve sözde editörlerin geldiği ülkeler arasında ilk üçte yer almaktadır. Bir başka araştırmaya göre ise Türkiye adresli yazarların en fazla Eğitim alanından oldukları görülmüştür. Tüm dünyada akademisyenler üzerinde yayın yapma baskısı bulunmaktadır. Ünlü "Publish or perish" ("Yayın yapmazsan, yok olur gidersin") sözü bu baskıyı çok iyi anlatmaktadır. Akademik kariyerde yükselme, yapılan yayınlardan alınan puanlarla mümkün olmaktadır. "Bean counting" ("Fasulye sayma") sözüyle eleştirilen nitelikten çok nicelik odaklı bu yaklaşım, etik dışı uygulamalara da temel hazırlamaktadır. Mümkün olan en kısa sürede en fazla yayın yaparak kariyerinde yükselmek isteyen bilim insanları, bu durumdan çıkar sağlamaya çalışan yasadışı yapılar olan sahte dergilerin tuzağına düşmektedir.
Sahte dergilerin nasıl ortaya çıktığını, bilimsel yayıncılığın geçmişini, Açık Erişim yayıncılığın yazarın makale işlem bedelini ödediği Altın Açık Erişim Modeli'nin nasıl sahte dergilere zemin hazırladığını, sahte dergilerin ve sahte kongrelerin tuzağa düşürme yöntemlerini, zararlarını ve alınabilecek kurumsal ve bireysel önlemleri şu an baskıda olan bir makalemde ayrıntılı anlatacağım. Bir blog gönderisine sığdırılamayacak kadar önemli ve ayrıntılı bu konuyu makalemde geniş biçimde ele aldım ve yayınlandığı anda sosyal medyada ve blogda bağlantısını paylaşacağım. Şu anda bu gönderide değinmek istediğim konu ise, bilmeden bu sözde bilimsel dergilerin tuzağına düşmekten korunmanın bir-kaç pratik yolu. Sahte dergileri gerçeğinden ayırt etme becerisinin, yani Bilimsel Yayın Okur-Yazarlığının kazanılmasında katkısı olacak bazı yöntemlerden bahsedeceğim.
Sahte dergilerden korunmada, kara liste ve beyaz liste yaklaşımları önerilen en bilindik yöntemler olmaktadır. Kara liste, Beall adlı akademisyen kütüphaneci tarafından oluşturulan ve bugün kimliği güvenlik açısından gizli tutulan kişilerce güncellenen Beall's list of predatory journals and publishers (Beall'ın sahte dergiler ve yayınevleri listesi) adlı listedir. İlgili listenin sunulduğu web sitesine girildiğinde, Standalone Journals (Tek başına olan dergi), Publishers (Yayınevleri), ve Other seçeceğinin altında Hijacked Journals (Korsan Dergiler) başlıkları altında aramalar yapılabilmektedir. Herhangibir dergi tek başına etkinlik gösterebildiği gibi, bu listede bulunamayan ancak bağlı olduğu yayınevinin sahte dergiler yayınladığı bilinen bir dergi olması da mümkündür. Bu listelerde de bulunamayan kimi dergiler, korsan dergi olabilmektedir. Örneğin sadece basılı olarak sunulan ve nitelikli indekslerde yer alan bir derginin adıyla web sayfası açılarak bilim insanları kandırılabilmektedir.
Beyaz liste ise, DOAJ (Directory of Open Access Journals) indeksinde yer alan dergilerin listesiyle sağlanmaktadır. DOAJ, ayrıca indeksinden çıkarılan dergileri de çıkarılma gerekçelerini belirterek ayrı bir listede vermektedir. Ancak, kimi yasal ve etik faaliyet gösteren dergilerin açık erişimli olmakla beraber DOAJ indeksine başvurmadığı da görülmektedir.
Bilim insanlarını sahte dergilerden korumak için gerçekleştirilmiş önemli bir girişim de, Think-Check-Submit (Düşün-Kontrol Et-Gönder) adlı web sitesidir. Türkçe olarak da yayında olan bu web sitesi, dergilere makale göndermeden önce neler yapılabileceğini adım adım anlatmaktadır. Bu sayfada verilen kontrol listesindeki tüm sorulara (örn. "Bu dergi sizin alanınızdaki meslektaşlarınız tarafından okunan ve yayın yapılan bir dergi mi?", "Makale işlem bedeli olan ücretler konusunda şeffaf mı?", "Yayıncı, sektörün tanınan bir üyesi mi?" gibi) "Evet" yanıtı verilebiliyorsa makalenin söz konusu dergiye gönderilmesi önerilmektedir. Benzer bir girişim sahte kongrelerden korunmaya yönelik olarak hazırlanmış Think-Check-Attend (Düşün-Kontrol Et-Katıl) adlı web sayfasıdır. Ancak bu sayfa henüz Türkçe yayın yapmamaktadır. Bilim insanlarına önerilen bir başka çevrimiçi kaynak da, JournalSeek adlı sayfadır. Bu sayfada, yasal ve etik faaliyet gösteren çeşitli konulardaki dergiler aranabilmektedir.
Benim ek önerimse, aslında son derece basit: Makale işlem bedeli isteyen her türlü dergiden uzak durmak ve büyük, saygın yayınevlerinden (örn. Taylor & Francis, Springer, Wiley, SAGE gibi) şaşmamak. (Elbette, ücret alan son derece saygın dergiler de bulunmaktadır. Ancak kişisel görüşüm, yazarlardan istenen bu makale işlem bedeli ücretlerin, dergi ve yazar arasında bir çıkar ilişkisi oluşturduğu yönünde). Bu büyük yayınevleri SSCI, ERIC, ESCI gibi farklı indekslerde taranan farklı konularda yüzlerce dergiyi barındırmakta, dergilerin çoğu yazarlardan hiçbir ücret talep etmemektedir. Pek çok dergi standart (yaklaşık 2 ay gibi) sürelerde hakem geribildirimi verebilmektedir (örn. Springer, dergilerinin geridönüş hızını da vermektedir). Bu yayınevlerinin web sayfalarında dergilerin eski sayıları incelenebildiğinden, ülkemizden yazarların yayın şansı bulup bulamadığı, kullandığınız metodolojiye benzer yöntemleri olan (örn. anket ya da nitel yöntemler kullanan) çalışmaların yayınlanıp yayınlanmadığı görülebilmektedir. Makale dergiye gönderilmeden önce İngilizce proof-reading ve editörlük hizmetleri de yine bu yayınevleri kanalıyla güvenli biçimde satın alınarak en azından dil açısından makalenin düzeltilerek bu nedenle reddi önlenebilmektedir.
Bir yerde okuduğum ve çok hak verdiğim bir sözde belirtildiği üzere "Herşey bir yerde yayınlanabilir" ("Everything can be published somewhere"). Önemli olan, doğru mecrayı bulabilmek. (SSCI indeksli bir dergide yayınlanan makaleniz, eğer yanlış dergiyi seçmiş olsaydınız daha düşük seviyedeki ERIC indeksli bir dergi tarafından reddedilebilirdi). Dergilerin hedef okur kitlesi (readership), hangi konulara yer verdiği (scope), yeğlediği belli metodolojilerin olup olmadığı, uluslararası yazarlara açık olup olmadığı, araştırmanızın dergi için değerli olup olmadığı gibi pek çok değişken doğru platformu bulmada etkili olabilir. Sonuçta bilimsel dergiler, araştırmalarımızı bilimsel topluluğa duyuracağımız iletişim kanallarıdır. Bilimsel yayın okur-yazarlığı, aynı zamanda doğru derginin seçilmesi yönünde bir beceriyi de içermektedir.
Son olarak, lütfen makalenizin kaynakçasına bir göz atın: Size e-posta atıp ay sonu çıkacak özel sayısına makale isteyen derginin adı listenizde var mı?
Beall's list of predatory journals and publishers: https://beallslist.weebly.com
DOAJ: https://doaj.org
Think-Check-Submit: http://thinkchecksubmit.org/translations/turkish/
Journal Seek: http://journalseek.net
Rahşan Çetinkaya
Photo Credit: Aliis Sinisalu from Unsplash
Yorumlar
Yorum Gönder