Psikolojik Danışma İlişkisinde Güç Farklılığı


flat lay photography of purple and red leaves




Yıllar önce kulak misafiri olduğum bir sohbette bir öğretim elemanının, haftasonu evini taşımada öğrencilerinden yardım aldığını hayretle dinlemiştim! On tane öğrenciyle kolayca, maliyetsiz biçimde bu sorununu çözdüğünü anlatıyordu arkadaşına. "Ben isteyince onlar da kabul etti, tabii" demişti. "Kendilerine not verme gibi güçlü bir pozisyonu olan hocalarını reddetme şansları var mıydı ki?" diye geçirmiştim içimden...

Güç farklılığı (power differential) kavramı, genellikle sınırlar ve çift yönlü ilişkiler konusunda gündeme gelmektedir. Taraflar arasında bir hiyerarşinin söz konusu olduğu, ya da bir tarafın daha güçlü olduğu ilişkilerde bu kavram akla gelmektedir. Yukarıda anlattığım olayın tarafları arasında bir psikolojik danışman ya da psikolojik danışman eğitimcisi bulunmasa da, olay ilişkilerde güç farklılığı kavramını çok güzel açıklayan bir örnektir.

Her ne kadar psikolojik danışma ilişkisinin tarafların eşitliğini içeren türde bir ilişki olduğu düşünülse de, aslında bir yardım edenin (psikolojik danışman) ve bir de yardım edilenin (danışan) olduğu bir ilişki olduğu açıktır. Yardım edenin daha güçlü kaynaklara ve daha tarafsız yargılara sahip olduğu, yardım verme pozisyonu nedeniyle danışma ilişkisinde daha güçlü bir role sahip olduğu görülmektedir. Danışansa, yardım arayan taraf olduğundan, kaynakları daha düşük seviyede bulunan ve yargısı zayıflamış durumda olabilmektedir. Bu durum, psikolojik danışmanı daha güçlü; danışanı da daha incinebilir bir konuma yerleştirmektedir.

Psikolojik danışma ilişkisinde danışan ve danışman arasındaki bu güç farklılığı nedeniyle, sınır aşımlarını dikkatli tartma ve sınır ihlallerini önleme konusunda sorumluluk, daha güçlü taraf olan psikolojik danışmandadır. Danışan ve danışman arasında psikolojik danışma ilişkisi dışında gerçekleşecek ilişkiler ve etkileşimler (çift yönlü ilişkiler), bu bağlamda danışman tarafından dikkatle değerlendirilmelidir. Danışanın istismar edilmesine ve zarar görmesine yol açacak, danışmanın tarafsızlığını, etkililiğini ve yargılarını etkileyecek türde çift yönlü ilişkilerden ve etkileşimlerden kaçınılmalıdır.

ACA (2014) etik kodları, danışan ve danışman arasındaki örneğin, duygusal ve/ veya cinsel ilişkileri ve etkileşimleri (bu türden elektronik etkileşimler de dahil olmak üzere), açıkça yasaklamaktadır. Aynı yasak, psikolojik danışman eğitimcisi ve öğrenciler arasındaki bu türden ilişkiler ve etkileşimler için de geçerlidir. Güç farklılığının olduğu ilişkilerde (örneğin psikolojik danışman-danışan, öğretim elemanı-öğrenci, işveren-çalışan, amir-memur ilişkisi gibi) herhangi bir onamdan/onaydan ya da seçme özgürlüğünden bahsedilemez. Güçlü olan taraftan gelen taleplerin reddedilmesi, güçsüz olan taraf için olumsuz sonuçlar ve riskler barındırabileceğinden, bir seçme özgürlüğünden söz edilmesi zordur. Bu nedenle, güç farklılığının bulunduğu taraflar arasındaki çift yönlü ilişkilerde "Onun da rızası vardı" şeklinde bir savunma, elbette kabul görmemektedir. Aynı yaklaşım, danışanı istismar etme ve zarar verme olasılığı bulunan, danışmanın etkililiğini ve tarafsızlığını bozacak türdeki cinsel olmayan çift yönlü ilişkiler için de geçerlidir.

Konuyu daha ayrıntılı incelemek için, kitabımın Sınırlar ve Çift Yönlü İlişkiler başlıklı bölümüne başvurabilirsiniz:

https://www.pegem.net/kitabevi/177948-Psikolojik-Danismanlikta-Meslek-Etigi-ve-Yasal-Konular-kitabi.aspx








Photo Credit: James Orr from Unsplash







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Danışanlardan Hediye Kabul Etme

"Kaygan Zemin" Görüşü Nedir?

Meslek Etiğinde Çift Yönlü İlişkiler